Yargı Reformu strateji belgesiyle ceza muhakemesi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin birinci paketi TBMM genel kurulunda kabul edildi. Değişiklikler 24 Ekim 2019 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasalaşan birinci pakette tutuklama ile ilgili ek düzenlemeler getirmektedir. Buna göre Ceza Muhakemesi Kanunun “Tutuklulukta geçecek süre” başlıklı 102.maddesine ek fıkralar eklenerek kanun koyucu soruşturma evresi için tutukluluk sürelerini özel olarak düzenleme ihtiyacı duymuştur. Bu ihtiyacın arka planında uzun süren soruşturma ve iddianamenin düzenlenmesi safhasını tutuklu olarak geçiren kişilerin soruşturmanın mahiyeti itibarıyla yargılamaya başlanmadığı halde uzun süre tutuklu kalmalarının hakkaniyete aykırı olduğu gerçeği yatmaktadır. Soruştuma evresi iddianamenin kabul aşamasına kadarki süreci ifade etmektedir. Diğer bir deyişle Asliye Ceza ya da Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmaktaysanız hakkınızdaki yargılama kovuşturma evresindedir. Burada ki tutukluluk süresi için herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Yapılan değişiklik soruşturma evresine ilişkindir. Değişiklikle maddeye eklenen 4. fıkra gereğince soruşturma evresinde tutukluluk süresi;

  • Ağır Ceza Mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı,
  • Ağır Ceza Mahkemesinin görevine giren işler bakımından bir yılı

Geçemeyecektir. Yürülükte olan ve değişmeyen ilk üç fıkranın aksine zorunlu hallerde değişiklikle eklenen tutukluluk süreleri uzatılamayacaktır. Ancak Terörle mücadele kanunu kapsamındaki suçlar ile TCK’daki devletin ve milletin güvenliğine, anayasal ve milli savunmaya karşı suçlar bakımından soruşturma evresinde tutukluluk süresi en çok 1 yıl 6 ay olup, gerekçesi gösterilerek 6 ay daha uzatılabilir.

Maddeye eklenen 5. fıkrayla tüm süreler yönünden çocuklar için düzenleme getirilmiştir. Buna göre tutukluluk süreleri onbeş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanacaktır.

Tutuklama nedir?

Tutuklama kısaca bir tedbirdir. Ceza almak anlamına gelmemektedir. Kişinin yargılanacağı safhaları tutuklu olarak cezaevinde geçireceği anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle kişi tutuklandığı halde yargılama sonunda beraatte edebilir. Bu nedenle kişi hakkında henüz bir karar verilmediği göz önüne alındığında özgürlüğü kısıtlayıcı olan tutuklama kararı verilirken çok dikkatli olunması gerekir. Hukukumuzun keyfi ya da haksız tutuklama konusunda sicili ne yazık ki çok parlak değildir. Ceza yargılamasında asıl olan tutuksuz yargılanmak ve makul süre içerisinde yargılamanın yapılarak kişiye ceza verilmesi halinde hükümlü olarak cezasının infazına başlanması ya da beraat kararı verilerek yargılamanın sonlandırılmasıdır. Bu nedenle tutuklama bir ön ceza olarak algılanmamalı, son çare olarak düşünülmelidir. Hukuk uygulamamızda kuvvetli suç şüphesini gösterir somut deliller ve diğer tutuklama nedenleri (kaçma-delilleri karartma vb gibi) olmadığı halde tutuklama kararlarının verildiği görülmektedir. Tutuklama kararına her aşamada itiraz edilebilir. Tutuklama kararına itirazı şüpheli ya da sanığın kendisi yapabileceği gibi bir avukat tarafından müdafisi olarak yapılmasında hukuki yarar vardır. Tutuklama müessesi Ceza Muhakemesi kanunun 100 vd. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.